Lezzet Vadisi

Hicret Lezzet Vadisi Beslenme, Yemek Tarifleri, Alternatif Tıp ve Sağlık Sayfası

Üç Renkli Patates Salatası



Malzemeler

10-12 adet orta boy patates
1 kâse kıyılmış kırmızı lahana veya pancar turşusu
6 adet taze soğan
Dereotu ve maydanoz kıyılmış
Bir kutu garnitür
2 yemek kaşığı tereyağ
2 yemek kaşığı zeytinyağı
Bir limonun suyu
Pul biber, kimyon, tuz, karabiber

Üzerine

1 paket labne peynir

2 kaşık mayonez

2 kaşık süzme yoğurt

tuz

Kış Meyveleriyle Meyve Salatası..

Malzemeler:

İri sert 2 adet elma
Sert 2 adet armut
2 adet muz
3-4 adet mandalina
2 adet limon
2 kaşık pudra şekeri
2 su bardağı süt
2 paket krem şanti

Zehirli bal en çok Karadeniz bölgesinde var

Bazı gıdaların bileşiminde bulunan ve oluşan kimyasallar ölümlere varan ciddi zehirlenmelere yol açabiliyor.

Yeşillenmiş, filizlenmiş patatesler, arıların bazı yabani bitki çiçeklerinin nektarlarından ürettikleri balın ciddi sonuçlar doğurabilecek zehirlenmelere yol açabileceği belirtildi.

Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Tayar, gıdaların doğada genellikle temiz olarak bulunduğunu belirtti. Ürünlerin tarlada üretiminde, nakliye, muhafaza, pazarlanması ve tüketilmesi aşamasında çeşitli etkenlere bağlı olarak zararlı hale gelebildiğini ifade eden Tayar, gıda zehirlenmelerinin dünyada önemli sorun olarak dikkati çektiğini söyledi.

haşhaşlı rulo

gerekli malzemeler :
5 su b.un
Yarım p. yaş maya
1 çorba k.toz şeker
1 tatlı k.tuz
1 su b.süt
1 su b.sıvıyağ
1 kase haşhaş
1 yumurta
1 kase ceviz

yapımı :
Karıştırma kabına unu alın. Ortasını havuz gibi açıp yaşmayayı ekleyin. Havuza sütü,sıvıyağı ve yumurtayı ekleyin. Havuzun sadece ortasını karıştırarak mayayı eritin. Unun üzerine tuzu ve tozşekeri serpin.Unu da yavaş yavaş ortaya çekerek yumuşak kıvamlı bir hamur hazırlayın.

Susamlı Kurabiye



Malzemeler:

1 paket margarin (oda sıcaklığında yumuşamış)

1 su bardağı pudra şekeri

1 çay bardağı sıvı yağ

2 yumurta (sarısı içine beyazı dışına)

1 Paket kabartba tozu

1 paket vanilya

yarım bardak kavruk susam

Aldığı kadar un (20-25 tepeleme yemek kaşığı)

Üzerine;
susam

Yapılışı;

Beş yıldızlı otellerde üç tabak yemekten biri çöpe gidiyor

Akdeniz'deki 5 yıldızlı otellerde yapılan bir araştırma, yemek israfının boyutlarını ortaya koyuyor. Açık büfe çalışan tesislerde plansızlıktan dolayı her gün üç tabak yemekten biri çöpe gidiyor. İsrafı önlemek için çalışma başlatan sektör temsilcileri ise bu sayede günde 14 bin kişinin doyurulabileceğini belirtiyor.

Oteller, yemek israfının önüne geçmek için çalışma başlattı. Sektör temsilcileri, "Maliyetleri düşürmek için buna mecburuz." diyor.

Tescilli Adana Kebabı Sertifikası

Adana Ticaret Odası (ATO) tarafından Türkiye'nin çeşitli illerindeki ustalara tescilli Adana Kebabı'nın öğretilmesi için açılan kursa katılanlara sertifika verildi. Adana Ticaret Odası tarafından kentin yemek kültüründe önemli bir yere sahip olan kebabın gelecek nesillere aslına uygun olarak taşınabilmesi amacıyla 4 yıl önce başlatılan çalışmalar devam ediyor. ATO tarafından düzenlenen eğitim seminerinde Türkiye'nin farklı illerindeki kebap ustalarına gerçek Adana Kebabı'nın nasıl yapılacağı uygulamalı olarak anlatıldı.

Müteahhitler Birliği Tesisleri'nde gerçekleşen iki günlük eğitim seminerine Adana'nın yanı sıra Ankara, İstanbul, Bolu, Aydın, İzmir, Muğla ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden 20 kebap ustası katıldı.

Tarhana Çorbasının Hikayesi...

Devrin sultanı, Ramazan ayında, bir gün tebdil-i kıyafetle şehri dolaşmaya çıkar. Yanında baş veziri vardır. Sultan; Paşa, akşam ezanı kimin kapısının önünde okunursa o evde iftar edelim, der. İftar vakti yaklaşmıştır. Ara sokaklara girerler. Her evin kapısının önünde bir kişi beklemektedir. Bir misafir bulup evlerine iftar için çağıracaklardır. Başkalarına iftar ettirmenin zevkine tadacaklar ve sevabını alacaklar.

Sultan ve veziri kendilerini tanıtmadan, herkese selam vererek giderler. İftar topu atılıp akşam ezanı okunmaya başladığında, fakir ama gönlü zengin bir Müslümanın evinin önündedirler. Zaten ev sahibi de iftara birilerini çağırabilmek için kapıda beklemektedir. Sofra hazırlanmış. İftar sofrasında ekmek, tuz ve mis gibi tüten bir çorba vardır. Tuzla iftarlarını açarlar, ekmek ve çorba ile karınlarını doyururlar. Çorba, sultanın çok hoşuna gitmiştir. Ev sahibine;

Ekmek Makinesinde Kepekli Ekmek



Hayırlı vakitler

Eklemek istediğim tarif ekmek olunca o kadar çok şey yazmak istedim ki ekmeğin hikayesi, yapılan israflar, ekmeğe ne kadar hürmet ediyoruz gibi bir sürü konu başlığı geçti aklımdan. İnşaallah Ekmek tarifleri ekledikçe yavaş yavaş bu konulara değiniriz.

Başlangıç olarak makinede ekmek yapımı ile alakalı deneyimlerimden bahsetmek istiyorum.

Közlenmiş Kırmızı Biber Salatası



Malzemeler

* 1 Kavanoz hazır közlenmiş biber konservesi
* 1 kase yoğurt
* 2 yemek kaşığı mayonez
* tuz
* Yarım çay bardağı ceviz
* 1 ufak kutu mısır konservesi

Yapımı;

Konserve kırmızı biberleri suyun içnden çıkarın, çok ufak olmamak şartıyla doğrayın, yıkayın ve fazla suyunun süzülmesi için süzgece alın.

Derince bir kapta yoğurt, mayonez ve tuzu karıştırın. Suyu süzülen kırmızı biberleri ekleyin ve karıştırın.

Osmanlı Sarayında Mutfak Hizmetlileri ve Sofra Gelenekleri

Osmanlı Sarayının mutfak özellikleri ve hizmetlerinin bazı geleneksel ve her dönemde görülebilen ortak tarafları vardır. Ancak bu gelenek ve uygulamaların padişahtan padişaha, saraydan saraya göre değişiklikler gösterdiği bir gerçektir. Hizmetler ve sofra adabı özellikle Abdülmecidden sonraki dönemde yani Boğazdaki saraylar kullanılmaya başlandıktan sonra yavaş yavaş değişmeye başlamış ve Avrupalılaşmıştı. Buna rağmen bazı kaynaklar çatal ve bıçakla yemek yenilmesini Sultan II. Mahmud dönemine kadar gotürürler. Bu padişah bazı sultan düğünlerinde ve yabancı prenslerin ziyaretlerinde alafranga büfeler kurardı. II. Mahmud'a çatal bıçak takımını Hüsrev Paşa hediye etmiştir. Sultan Abdülmecid ve Abdülaziz'in Dolmabahçe Sarayında ve Sultan II. Abdülhamid'in Yıldız Sarayında yabancı misyonlara verdikleri ziyafetler belirgin örneklerdir. Hele bunlardan bazılarının kadınlı erkekli olacak kadar batılı karakter taşıması ilginçtir. Bununla beraber yabancı misafirler dışındaki saray yaşamı ve dolayısıyla sofra gelenekleri büyük ölçüde eski ve İslami geleneklerden kopmamış, 19. yüzyıldan itibaren masada yemek yemek, çatal bıçak kullanmak gibi pratik ve çağdaş bazı uygulamaların dışına çıkılmamıştır. Geleneksel soframız olan yükseltilmiş tepsiler, bunlar etrafındaki minderler ve sedirler üzerine oturarak yemek yemek, âdeti saraylarda dahi uzun süre devam ettirilmiştir.

Bu anlatılanlardan da anlaşılacağı üzere sarayda yemek, mutfak hizmetleri ve sofra gelenekleri yalnız padişahla sınırlı değildir. Padişah yemeği dışında söz edilmesi gereken ve mutfak ve sofrayla ilgili pekçok ilginç konu bulunmaktadır. Bunların başlıcalarını şöyle sıralayabiliriz:

Gribin düşmanı "Zencefil"

Grip salgını vatandaşları yataklara düşürürken, aktarlar vatandaşlara zencefil çayı içmelerini tavsiye ediyor. 7 çeşit şifalı bitkinin yer aldığı zencefil çayının metabolizmayı hastalıklara karşı dirençli hale getirdiği belirtiliyor.

Kış ayları beraberinde hastalıkları da getiriyor. Bu hastalıkların en yaygın olanı ise grip. Her yıl grip aşıları ile korunulmaya çalışılan hastalığa aktarların önerisi ise doğal yolla mücadele. Grip hastalığının yüz yıllardır bitkilerle atlatıldığına dikkat çeken aktarlar, bitkilerden oluşan çayların her zaman bu hastalıkla mücadelede en tesirli yol olduğunun altını çiziyorlar. Polen ve 7 bitki ile desteklenerek elde edilen zencefil çayı ise adeta grip hastalığının başdüşmanı. İmmün (bağışıklık) sistemine ciddi destek sağladığı belirtilen zencefil çayının içerisinde ise zencefil, zerdeçal, karanfil, kişniş, havlican, tarçın, salep ve polen bulunuyor.

İstanbul'un eski tatları

Direklerarası'nın o ünlü, vazgeçilmez tatları neredeyse unutulmaya yüz tuttu. Bir döneme damgasını vuran şerbet, demirhindi şerbeti ve ferahlığın simgesi limonata, 'meşrubat' daha icat olmamışken sokakların, evlerin, kutlamaların baş tacıydı.

Sokak şerbetçilerini büyüklerimizden dinliyor, kitaplarda okuyor, fotoğraflarda görüyoruz artık. Sırtlarında kocaman bir ibrik, hafifçe eğerek yaklaşık yarım metre mesafeden şerbeti bardağın içine ustaca boşaltan şerbetçiler...

Aynı Direklerarası eğlenceleri gibi onların da bugünün dünyasında yeri kalmadı artık. O günleri dinlerken gözümüzün önünden huzurlu, sakin bir İstanbul yaşamı geçiyor, imreniyoruz yakalayamadığımıza.

Demirhindi her derde deva

Osmanlı padişahlarının tercihi, her derde deva Demirhindi Şerbeti, 40 çeşit baharattan oluşuyor ve tamamen doğal.

En önemli malzemesini Hindistan'da yetişen Demirhindi meyvesi olan Demirhindi şerbeti, 40 çeşit baharattan yapılıyor ve tamamen doğal bir karışımdan oluşuyor. Demirhindi meyvesi ve 40 çeşit baharatın aynı kap içerisinde kaynatılmasıyla oluşturulan Demirhindi Şerbeti, önce yüksek ateşte daha sonra da orta ve kısık ateşte toplam 6 saat kaynatılıyor.

Kaynatıldıktan sonra içine tamamen doğal bal ilave edilen şerbet, 2 saat daha kaynatıldıktan sonra soğumaya bırakılıyor ve ardından servis ediliyor.

Çimlenmiş Patates Yemek Zehirliyor

Bahar mevsiminde genellikle çimlenen patatesteki ''solanin'' adlı toksin maddenin zehirlenmeye yol açtıgı belirtildi..

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurten Budak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle Anadolu'da kışlık patates ve soğan stoklamasının yaygın bir gelenek olduğunu vurguladı.

Kış aylarında stoklanan patates ve soğanların, havaların ısınmaya başladığı bu mevsimde çimlenmeye başladığını belirten Budak, patateste çimlenmeyle ortaya çıkan yeşilimsi tabakanın insan sağlığı için son derece zararlı olduğunu kaydetti.