Meyve ve Baharatlar Sağlık Deposu

Okinawa’da insanlar, bol bol meyve yiyor. Mümkünse kabuklarıyla birlikte tüketilen meyveler, vücut sağlığının en önemli yapı taşları olan vitamin, mineral, lif içeriyor. Fransız gazeteciler Anne Dufour ve Laurence Wittner, ‘Okinawa Rejimi’ adlı kitapta Okinawalı asırlıkların her gün 2-4 porsiyon meyve yediğini söylüyor: “Bir porsiyon meyve, bir elma ya da iki kirazdır. Birinden ya da diğerinden birer kilo demek değildir. Peki bir porsiyon meyve ne kadardır? Orada bir meyve (elma, armut, portakal) veya iki küçük meyve (çilek, erik) ya da 100 gram kızıl meyve, 100 gram üzüm, bir dilim ananas veya bir dilim karpuz da bir porsiyondur.

Portakal: Okinawa’da en fazla tüketilen meyveler arasındadır. Portakalı C vitamini ile dolu olmasından bilirsiniz ama hepsi bu değil. Bütün turunçgiller gibi yeterli oranda kalsiyum taşır ve aynı zamanda anti-kolesterol lifler taşır. Ve unutmayın, meyve en iyi tatlıdır.

Ananas: Egzotik meyvelerin başında gelir. Düşük kalori yoğunluğuyla ilgi çeker. Sindirim proteinlerini üreten, özellikle balık ve ette bulunan ‘bromelain’ adında bir enzim içerir. Bu enzim kan pıhtılaşmasını dengeler ve kalbi korur. Bundan başka midede kanserojen maddelerin birleşmesine engel olan enzimleri içerir ve mideyi korur.

Avokado: Kalori yoğunluğu çok yüksektir fakat günlük mönüde yer alacak iyi bir adaydır. Çünkü, yağları çok yararlıdır (zeytinyağı kadar iyidir) ve diğer yandan kalp için iyi bir kozdur. Örneğin, lifleri, E vitamini anti-kolesteroldür ve çok iyi bir antioksidandır.

Elma: Kolesterolü ve tansiyonu düşürür. Düzenli olarak belli oranda tüketmek anti-aging etkinlik sağlar, kandaki şeker oranını düzenler ve diyabetin hızlandırdığı erken yaşlanmayı engeller. Bağışıklık sistemini güçlendirir, her gün yemek çok iyidir. Eklem ve romatizma ağrılarını keser. Kabızlığı engeller ve ishali keser.

Erik: Okinawa’da, genellikle salamurası yapılır ve macun kıvamında kullanılır. Sade bir şekilde pirinç ya da çaya eşlik eder. C vitamini konusunda alçakgönüllüdür ama kan damarlarını güçlendiren, etkililiğini artıran ilgi çekici unsurlarca zengindir. İdrar sökücüdür, bağırsakları yumuşatıcı etkisi vardır. Mineralden zengindir ve iyi bir anti-aging kaynağıdır!

Karpuz: Serinletici etkisi dışında, su içeriğiyle rekor kırar, ama diğer nitelikleriyle de bilimsel olarak ilgi çeker. Yüksek oranda keratin içerir, (portakal renginde bir kavun seçin), lif olarak zengindir ve anti-aging’dir. Diğer meyve ve sebzeler gibi sayısız kanser ve kardiyolojik hastalıklardan korunmada etkilidir.

Goya: Acı karpuz, goo-fo olarak da adlandırılır. Bizdeki sakız kabağına benzer. Kalori yoğunluğu düşük, vitamin ve lifler açısından zengin olduğu için çok sık tüketilir. Yemeklerin şeker verimlerini yavaşlatır ve kandaki şeker oranını düşürür. Acılığı sindirim sistemini yatış-tırmaya yardımcı olur, özellikle de karaciğeri. Sağlık ve güzellik için mükemmeldir

Japon Armudu: Bir nevi elmadır ama ağızda armut etkisi yapar. Japon armudu, bizim armudumuza çok yakındır, yararları ve taşıdığı besin değerleri açısından da. Bileşimi çok dengelidir, nitelik ve makul bir mineral yelpazesine sahiptir, kalori olarak kusursuzdur.

Kiraz: Kiraz zamanı, Okinawa’da en güzel mevsimdir. Kiraz, pigment olarak güçlü koruyucuları sayesinde kılcal kan damarlarını korur. Vücudun diğer bölümlerine dağılan (ayaklar, eller, gözler) flavonoid’ler olarak adlandırılan bu pigmentler, kan dolaşımını destekler ve organların düzenlenmesini sağlar. Bu, yaşlılıkla savaşmada önemlidir.

Limon: Bütün turunçgiller gibi limon da sağlığa olan çok büyük katkılarıyla tanınır. Vitaminler ve flavonoid’lerle kan damarlarını güçlendirir. Kan dolaşımı yoluyla organlarımıza, hücrelerimize tıpkı benzin gibi güç verir ve vücudun yaşamsal vitamin materyallerini sağlar. Üstelik kanserden korunmada da önemli bir yeri vardır. Bütün yemeklerimize biraz limon suyu katarak onun faydalarından yararlanabiliriz, çünkü limon kandaki şeker oranını ve aynı zamanda kan basıncını düşürür.

Baharatlarları da Es Geçmeyin

Kakule: Bağırsaklar ve solunum için çok yararlıdır. Tohumları doğrudan yeterli miktarda çiğnenir. Aynı zamanda tatlılarla da kullanılır.

Zencefil: Üstün özellikleriyle dikkati çeker. Tadı damağa uygun değildir, ama güçlü özellikleri oybirliğiyle kabul görür. Zencefil sindirime yardımcı olur ve mide bulantısıyla savaşır, hamile kadınları sakinleştirir. Kanı sıvılaştırır, enfarktüs ve beyin rahatsızlıklarına yol açan pıhtılaşmadan korur. Basitçe kan dolaşımını kolaylaştırır. Kirazla birlikte romatizmayla savaşır. O halde taze bir zencefil kökü almayı düşünün. (Genelde kurumuş ya da dondurulmuş olarak satılır.) Sebze ve balıkla güzel bir koku verir.

Hardal: Sadece bifteğin üzerinde sarımtırak rengiyle düşünmeyin. Dijon hardalı olarak bulmak zorunda değilsiniz. Hardal, her yerde küçük bilyeler halinde sunulan bir baharattır. (Hep kavanozlarda saklanırdı bilirsiniz). İdrar söktürücü, bağırsakları yumuşatıcı ve uyarıcı etkisi vardır.

Karabiber: Herkes tarafından bilinir, tek başına tüketilen baharatların dörtte birini karşılar. Düşük dozda pankreas ve mide dostudur. Nezle ve ateşle savaşır, ama özellikle idrar yolları rahatsızlığınız varsa az tüketmelisiniz.

Zerdeçal: Anti-aging baharatlarının yıldızıdır. Sağlığa iyi gelen baharat grubunun aslandır. Kendine özgü özellikleri ile aspirinden daha çok anti-enflamatuardır. Geleneksel olarak inkar edilemez; anti-viraldir. Diğer bir deyişle grip ve nezlede virüslerin yayılmasını engeller. Genel olarak bağışıklığı güçlendirir. Enfarktüse bağlı kan dolaşımını engeller. Diğer bir deyişle kolesterol oranını düşürür. Bazı kanserlerin (özellikle bağırsak ve prostat) gelişmesini engeller. Karındaki şişliğin giderilmesine yardımcı olur. Menopoza bağlı semptonların azalmasına yardımcı olur.