Zehirli bal en çok Karadeniz bölgesinde var

Bazı gıdaların bileşiminde bulunan ve oluşan kimyasallar ölümlere varan ciddi zehirlenmelere yol açabiliyor.

Yeşillenmiş, filizlenmiş patatesler, arıların bazı yabani bitki çiçeklerinin nektarlarından ürettikleri balın ciddi sonuçlar doğurabilecek zehirlenmelere yol açabileceği belirtildi.

Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Besin Hijyeni ve Teknolojisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Tayar, gıdaların doğada genellikle temiz olarak bulunduğunu belirtti. Ürünlerin tarlada üretiminde, nakliye, muhafaza, pazarlanması ve tüketilmesi aşamasında çeşitli etkenlere bağlı olarak zararlı hale gelebildiğini ifade eden Tayar, gıda zehirlenmelerinin dünyada önemli sorun olarak dikkati çektiğini söyledi.

Gıda zehirlenmelerinin birçok nedene bağlı olarak gerçekleştiğini anlatan Tayar, bakteri, virüs, küflerin bulaşması, bazı kimyasal maddelerin yoğunluğu gibi etkenlerin zehirlenmelere yol açabildiğini bildirdi.

Tayar, bazı gıdaların bileşiminde bulunan kimyasalların öldürücü etkiye sahip olabildiğini belirterek, şöyle konuştu:

Zehirli bal en çok Karadeniz bölgesinde var

“Bazı bal ve mantar türleri, baklanın taneleri ve çiçekleri ile yeşillenmiş ve filizlenmiş patatesler zehirlenmelere yol açabiliyor. Karadeniz bölgesinde rastlanan zehirli bal, arıların bazı yabani bitki çiçeklerinin nektarından ürettikleri üründür. Bu tip ballar halk arasında acı bal ya da deli bal olarak da biliniyor. Bu balın 50-100 gram kadarı yetişkin insanları zehirlemek için yeterli olmaktadır. Zehirlenmede karın ağrısı, bulantı, kusma, ishal, baş dönmesi, göz kararması, ağız ve deride yanma, fazla terleme ve düzensiz kalp atışı, ağız çevresinde ve kollarda duyarsızlık gibi belirtiler görülür. Nadir de olsa ölüm görülebilir. Dünyada en fazla bal zehirlenmelerinin Türkiye'de olduğu bilinir.”

Tayar, bazı mantar türlerinin de ciddi zehirlenmelere yol açabildiğini ifade ederek, mantarların yol açtığı zehirlenmelerin erken görülen şeklinin 15 dakika, geç olanının ise 6-15 saat içinde ortaya çıktığını söyledi. Erken görülen şeklinde aşırı tükürük salgılanması, terleme, gözyaşı artışı, sulu ishal gibi belirtilerin görülebileceğini dile getiren Tayar, solunum felci sonucunda ölümlerin de yaşanabileceğini kaydetti.

Geç görülen mantar zehirlenmelerindeki belirtilerin ise şiddetli karın ağrısıyla, susuzluk, bulantı ve kusma şeklinde olacağını vurgulayan Tayar, “Sulu ve kanlı ishal görülür. Toksinin karaciğeri etkilemesi sonucu kısa zamanda sarılık meydana gelir. Ölüm oranı yüzde 60-100 arasındadır” dedi.

Bakla zahirlenmeleri daha çok çocukta görülüyor

Tayar, bakla tanelerinin tüketimi ya da çiçeklerinin koklanmasının bazı duyarlı kişilerde anemi ile karakterize bir hastalığa neden olabildiğini belirtti. Ülkemizde Akdeniz ve Ege bölgelerinde taze ürün zamanında rastlanan bakla zehirlenmelerinin daha çok oyun çağındaki çocuklarda görüldüğünü ifade eden Tayar, baklanın tüketilmesinden sonraki 12-48 saat, çiçeğinin koklanmasından ise 6 saat sonra belirtilerinin ortaya çıktığını anlattı.

Zehirlenmeler sonucunda klinik tablonun akut ateşli bir hemolitik anemi şeklinde seyrettiğini vurgulayan Tayar, “Kısa zamanda sarılık ve hemolobinüri gerçekleşir. Ağır vakalarda ölüm meydana gelebilir. Kırmızı barbunya da benzer rahatsızlıklara yol açabilir. Çiğ ve az pişmiş bu tür ürünlerin tüketiminden sonraki 3 saat içinde belirtiler ortaya çıkar. Bulantı, kusma, karın ağrısı ve ishal görülür” dedi.

Patates zehirlenmelerinin de yeşillenmiş ve filizlenmiş ürünlerin tüketilmesiyle ortaya çıktığını vurgulayan Tayar, şunları kaydetti:

“Zehirlenmelere yol açan madde 'solanin'dir. Normal kabuklu patateslerde solanin miktarı kilogram başına 2-10 miligramdır. Yeşillenmiş patateste ise bu oran 600 miligrama kadar çıkmaktadır. Fazla miktarda patates tüketilmesi sonucu zehirlenme görülür. Bağırsak ve mide bozukluklarına ilave olarak baş ağrısı ve dönmesi, halsizlik ortaya çıkar. Bunlar patates yenildikten birkaç saat sonra görülür.”